Dün doğanın
kalbindeyken düşündüm de neden İnsanoğlu doğanın dışında bir varlıkmışcasına kullanıyoruz
biz bu kavramları. Öylesine kanıksamışız ki bunu ; taş binalarımız normal
hayatımızı oluştururken orman gezimiz hobimizi oluşturmakta. Bir yerde bir
çelişki var ve insanoğlu mutlu olmak için bu çelişkiyi düzeltmeli bence. Tabi ki
teknolojinin getirdiği konforu reddedip yaşamaktan söz etmiyorum. Ama özünü
unutmamalı insanoğlu. Dün ormandayken hatırladım ben doğanın bir bütün olduğunu
ve benim de onun bir parçası olduğumu. Parçası olduğum doğada içgüdülerimin
beni yönlendirdiğini fark ettim mesela. Vahşi yada değil birbirimizin
sınırlarına ve zaaflarına saygı duydukça hiçbir tehlike olmadan bir arada
yaşayabileceğimizi ama bütün bunlar için önce neyin parçası olduğumuzu
hatırlayıp onunla uyumlu yaşamamız gerektiğini hatırladım. İnsanoğlundan başka
her varlık kendi halinde aslında. Su yolunda akmak istiyor değiştirilmeden ve
yolu değiştirilen nehir taşıp sel oluştururken aslında öç almıyor
insanoğlundan. Ayılar uyandıkları kış uykusundan sonra suya yaklaşmak
istiyorlar,köylere baskın yapmak değil amaçları. Tarlaları talan
etmek,sokaktaki çöpleri dağıtmak…. Hiç birinin insanoğluyla bir derdi yok oysa.
Hiç biri öldürmekten zevk almıyor,sadece yaşamlarını sürdürüyorlar. Yaşam
alanımızın ortak olduğunu unutan biziz. Ve köpekler; yüzyıllardır yaptıkları
şeyi yapmaya devam ediyorlar hala. İnsanoğluna sadık bir dost ve koruyucu olmak…
Bir ayağı aksayarak bize ormanda refakat eden bir küçük köpektir şu an bunları yazmama neden olan, bu yüzden onu anmadan geçmek istemedim.
Demem o ki “Çevreyi kirletmeyelim”,”hayvanları koruyalım” lardan önce
özümüzü hatırlayalım. Doğanın
efendisi değil bir parçası olduğumuz gerçeğiyle bir yüzleşip egomuzu bir köşeye
atalım derim ben. Çünkü doğa kin tutmasa da kendinden alınanı hep geri alır!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder