22 Kasım 2017 Çarşamba

Sokak Hayvanlarının Sorununu Nasıl Çözeriz? (6)



Önceki yazılarımızda, sokak hayvanlarının ortaya çıkış nedenlerini; bu konuda 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile görevlendirilen kurumların görevlerini ve neden yetersiz kaldıklarını anlatmaya çalıştık.
PEKİ, YA HALKIMIZ ?
Şehirleşme ile birlikte betonlaşma arttı ve müstakil, bahçeli evler yerini apartmanlara bıraktı. Yeşil alanlarda yaşamlarını sürdürebilen hayvanlar betonlaşma ile çok daha fazla göze batmaya başladı. Aslında 2004 yılında çıkarılan yasa tam bu konuda ki ihtiyaca yönelik uygulamalar içeriyordu. Eğer uygulanabilseydi, bugün sahipsiz hayvanların sorunlarını hala tartışıyor olmayacaktık.
İnsanın ilk evcileştirdiği hayvan olan köpek, yüzyıllar içerisinde geçirdiği evrim sonucu, insanlarla birlikte yaşamaya alışmış bir canlı türüdür. İnsanların bakımları olmadan yaşayamazlar. Evcil hayvanlar olarak değerlendirdiğimiz bu türler ( kedi ve köpekler); insanlar tarafından çoğaltılmış, ticari meta olarak kullanıldıktan sonra, yine insanlar tarafından sokaklara terk edilmişlerdir.  


Sokak Hayvanı olgusu, bizim ihmallerimiz sonucu ortaya çıkmıştır!
Hep söylüyoruz; Sokaklar çocuk doğurmaz, sokaklar hayvan doğurmaz. Onları terk eden sorumsuz sahipleri vardır. 
Bu durum sokağını hayvanlarla paylaşmak durumunda kalan insanların farklı tepkilerine neden olmuştur. ( Bakmak veya ret etmek gibi)
Mart 2014 yılında, Akçakoca’da 100 kişi üzerinde yaptığımız anket de; Halkın %57’sinin sokak köpeklerinden rahatsız olmadıklarını tespit etmiştik. Ayrıca, Çınar caddesinin en kalabalık olduğu saatlerde yaptığımız gözlemler sonucu;  insanların orada bulunan köpeklerin yanından tepki vermeden geçtiklerini görmek bize birlikte yaşamayı öğrenme konusunda umut vermişti.

SALDIRGAN OLAN KÖPEKLER KONTROL ALTINA ALINIRSA SORUN YOK.
Yaptığımız ankette; Saldırgan köpeklerin mutlaka toplanmasını isteyenlerin oranı %42 çıkmasına rağmen, hiç hayvan sevmeyenler bile, zehirlenmelerini, öldürülmelerini doğru bulmadıklarını ifade ettiler.   
SOKAK HAYVANLARI, ONLARI SEVENLER İÇİN SORUN OLUŞTURMUYOR.
Halkımız, Belediyenin sorumlu davranarak; “Çocuklarının okullarına güvenle gidip gelmeleri için saldırgan köpeklerin ve kızana gelen dişilerin sokaklardan alınmasını” istiyor.

Bu konuda çalışma yapan gönüllüler ise; “köpeklerin de karakterlerinin insanlar gibi farklı olduğunu, saldırgan olmayanlarla saldırgan olanların ayrı değerlendirilmesi gerektiğini” ileri sürmekte ve saldırgan olanların mutlaka o bölgeden alınması gerektiğini kabul etmektedirler. Kızana gelen dişinin alınarak kısırlaştırılması ve iyileşince alındığı bölgeye geri bırakılmasının doğru ve yasal bir yaklaşım olacağı konusunda mutabakat bile sağlandığı ileri sürülebilir.
Alınan köpeğin tekrar geri bırakılması hususu ise; O bölgede yaşamaya alışmış köpeğin, bölgesinde, kendi sokağında kalmasının sağlanması, bölgeye yabancı köpeklerin sızmasını önleyeceğinden önemlidir. Çünkü, köpeğin oradan alınması veya yok edilmesi, o bölgede ki köpek yaşamını kesinlikle yok etmez. Eskisi gider, yenisi gelir. Oysa, hazır kısırlaştırılmış, aşılı bir hayvan sokağınızın sakini olarak, çoluk çocuğunuzu tanıyıp, kollayacağından o bölgede yaşayanlar için güvenli bir dost, mahalle sakini olacaktır.
Burada ailelere çok önemli görevler düşüyor; Çocuklarınızın sokağınızın bekçisi ile arkadaş olmasına yardımcı olmak. 

FOTOĞRAF :Kahraman Karabaş
Anketin Tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.


Not: Çözüm önerilerimizi bir sonra ki yazımızla bitireceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder